0 comments
tarih: 23.7.05 yazar: Arda Güler - aguler@mail.ege.edu.tr
Ülkenin 2 hastalığı olduğunu düşünüyordu. Biri ve aslında en büyüğü cinsel açlık, ikincisinin ise futbol (ki bu ilkinin aksine genelde erkeklerin hastalığıdır) olduğunu defalarca dile getirmişti. Hastalık derecesinde olmasada ikisininde kendinde var olduğunu biliyordu. 22 nin onun için hep özel bi önemi vardı. 2000 yılında UEFA kupasını kazanmış Galatasaray'ın o seneki futbol takımında en sevdiği oyuncu Ümit Davala 22 numaralı formayı giyiyordu. Sadece bu yüzden 18 kişilik ve 18'den büyük forma numarasının yasak olduğu amatör futbol takımlarında oynadığı üniversite yıllarında forvet pozisyonunda oynamasına rağmen hep 2 numara giyerdi. Hatta 3 yıl sürekli oynadığı Bornovaspor yöneticileri bunu bir çeşit uğur olarak kabul etmiş ve 2 numaradan farklı bir forma numarasını asla teklif etmemişlerdi.
0 comments
tarih: 22.7.05 yazar: Arda Güler - aguler@mail.ege.edu.tr
Karakteri gereği hep muhalif baktı hayata. Bu sebeple çok satan gazetelerin hemen hiçbirini okumayı hayatının hiç bir döneminde sevmedi. Aslında halkın gözünde de her dönem iktidar yanlısı çoksatar gazetelerin çoğu tabak-çanak promosyonlarının da öncesinde yitirdikleri güvenlerini bir daha geri kazanamamışlardı.
Kişi başına düşen günlük gazete satışı sayısını; temel eğitimleri onur-şeref ve haysiyet kelimeleri üzerine inşa edilmiş uzakdoğu ülkeleri ile karşılaştırıp hayıflanmalarına aslında ilk duyduğumda da fazla şaşırmamıştım.
0 comments
tarih: 21.7.05 yazar: Arda Güler - aguler@mail.ege.edu.tr
Selçuk Altun'un dediği gibi,
"Para kazanmanın değerini bilmeyen er kişi, kaybetmenin acısını yeterince duyumsayabilirmi?"
0 comments
tarih: yazar: Arda Güler - aguler@mail.ege.edu.tr
Başvurduğu hiçbir iş'ten yanıt gelmemişti. İyi kotarılmamış özgeçmişi ve aslında pek de iyi olmayan bir geçmişi vardı. İş Bilmez, kendinden başka kimsenin geleceğini umursamaz ve ders anlatmaktan aciz bir profesör yüzünden üniversiteyi her sene yaz okuluna da giderek atılmamak için üst sınır olan 7 yılda bitirebilmiş ve henüz hiç bir iş tecrübesi olmadan 26 yaşına gelivermişti. Başvurduğu ve olum(suz)lu yanıt alamadığı tüm şirketleri zihnine not ediyor ve gelmeye yemin ettiği önemli mevkiye varınca bir şekilde intikam alacağına da kendi kendine söz veriyordu.
0 comments
tarih: yazar: Arda Güler - aguler@mail.ege.edu.tr
Yaşamak istemeyip de yaşamak zorunda kaldığı bu bilmemkaçıncı kişisel buhranından sonra artık en sevdiği 3 filmi de* arka arkaya izlemek üzüntüsünü hafifletemiyordu.
(* 1.Forrest Gump 2.The Others 3.Saving Private Ryan)
0 comments
tarih: yazar: Arda Güler - aguler@mail.ege.edu.tr
Kendisi ile ilgilenen eli yüzü düzgün her erkekle beraber olmayı alışkanlık edinmiş ve sevgilisiz yani sorumluksuz bir hayat şekli edinmişti kendine. Zamanı geldiğinde nasıl olsa kafatasının içindeki organın işlerliği ile cüzdanının doluluğu arasında ki ters orantı evlenilebilecek kadar olan biri çok kolay bulunabilirdi. Bu yaşam şekliyle kimseye nerde olduğunu, nereye gittiğini, gece nerde ve ya kimde kaldığını söylemek zorunda değildi. Üstüne üstlük hemen her gece farklı erkeklerle cinsel ilişki hem çok zevkliydi hem de ortak yaşamı paylaştığı ve aynı erkeklerle yattığı kız arkadaşlarıyla kimin penisinin daha uzun olduğu, kimin erken boşaldığı konusunda konuşmak/dalga geçmek eğlenceli ötesi bir tatmindi. Birkaç yıl süren ilk gençlik yıllarında benimsediği bu yaşam ile kaçınılmaz son onu 10 yıl sonra gece terlemeleri ile rahatsız etmeye başladı. Önce önemsemedi. Ardından geçmeyen ishal ve aşırı kilo kaybı da eklenince bir doktora muayene olmaya karar verdi. Testler yapıldı ve doktorun tahmin ettiği sonuç çıkmıştı. Aids..
32 yaşında, yeni evli ve hamileydi. Hayatta her şey istediğinin de ötesinde güzel ilerlerken (aradığından daha zengin ve mükemmel zeki-yakışıklı bir eş, çokuluslu çalışan bir şirkette üst düzey yöneticilik, mutlu bir yaşam ve çocuk) ve hastalığını öğrenmeden hemen önce, uzun yaşam isteği hiç olmadığı kadar fazlayken; şimdiyse intihar etmeyi (edebilmeyi) düşlüyordu. Kocasına bunu nasıl söyleyebilirdi. Üstelik doktorun söylediğine göre kocasıda %99,9 hastalığı kapmıştı. Yoksa bu ölümcül hastalık kocasından mı ona bulaşmıştı. Yok yok olamazdı böyle bir şey. Kocası o tip insanlarla hayatının hiç bi döneminde beraber olmuş olamazdı, öyle bir insan değildi o. Hem en çok önem verdiği şeylerden biri sağlık ve hijyendi. Bu hastalığın olabiliritesi yüksek insanlarla namümkün olan cinsel beraberliği mümkün bile kılınmış olsa kesinlikle prezervatif kullanmıştır diye düşündü. Asıl üzüntü veren şey ise daha 5 haftalık hamileydi ve çocuğu da aids’li olmuştu.
Doktor umut dolu ve kürtaj ana başlıklı tiradına başladığında o çoktan ağlayarak kendinden geçmişti ve “üzüntüden ölmek” deyiminin yaşamda yeri varsa gerçekten üzüntüden ölmek üzereydi.